Ne kadar eksik bir kelimedir, bir o kadar da çaresiz. Nokta ile bitmez, sonunda hep üç nokta vardır. Keşke…
Keşke, annemin sözünü dinleseydim de sokağa çıkmasaydım”, “Keşke, en son konuya çalışsaydım”, “Keşke, topa ayağımın içiyle vursaydım”, “Keşke sinirliyken o sözleri söylemeseydim”, “Keşke, onu değil, ötekini işe alsaydım”, “Keşke, gitmesine izin vermeseydim”, “Keşke bu mesleği seçmeseydim”, “Keşke o imzayı atmasaydım”, “Keşke, başka türlü olsaydı”… Ve daha bunun gibi milyonlarca ağızda, on milyonlarca “keşke” vardır. İnsan olmanın, her şeye yetememenin, dünkü aklımızı bugün beğenmeyişinizin, yanlış kararları fark edişlerinizin, yanlış yaptıklarınız kadar bir şey yapamayışlarınızın da adıdır “keşke”…
Kulağına en güzel sözleri söyleseydim, yine en çabuk sen giderdin. Keşkeleri seçerdin yorulmuşluğun diğer adıdır. Bir sürü yük alırsınız farkında olmadan sırtınıza; koşarsınız… Durmadan koşarsınız ki dakika dinlenmek için durduğunda geçmişe bakıp keşke ile başlayan kelimelerinizi haykırısınız boşluğa. Geçmişin acı hatıraları ve pişmanlıkları, ayak izi gibi kalmıştır yolunuzun üzerinde ve derin bir of çeker, yine keşkeleri savurursunuz yolunuza. Bu sefer umutlarınız ve gerçekleşmesini istediğiniz beklentileriniz için böyledir keşkeler. Yol devam ettikçe gizli saklı ya da alenen belli eder kendini, bırakmaz sizi…
Pişmanlık bildiren, yaşanamayanların ardından söylenen, iç daraltıcı ama yersiz bir sözcüktür. ‘keşke’ bunu değil şunu yapsaydınız, seçseydiniz ne olacağını bilemezsiniz çünkü. Ne malum şimdikinden de beter durumda olmayacağınız? Keşke yapsaydım, keşke yapmasaydımdan cok daha ürpertici nedense…
Keşke tüm acılarımız karşısında güçlü olabilsek, ayakta kalabilsek. Metin olsak, ali olsak, feyyaz olsak, her açıdan şampiyon olsak, hüzün ligini ikinci bitirsek bile acılardan ders alsak. Keşke başka ülkelere gitmek için vize, para, belge, işlem, pasaport, fasafort ve fisofort gerekmese. Uçak biletleri çok ucuz olsa. Gezip dursak sıkıldıkça; hafta içi işi biten vın diye uçabilse gönlünün konduğu yere. Sevgililer pikniğe dünyanın bir ucuna gitse. Tüm dünya birbirini tanısa, bütün dünya buna inansa bir inansa. Anlasak biz insanlar aslında “aynı” olduğumuzu, aslında insan, en çok insan, dolu dolu insan, “sadece insan” olduğumuzu.
Keşkeleri değerlendirmenin tam zamanıdır. Zaten bunu yapamazsanız ya uykunuz gelmez, ya da vicdanınızı kaybetmişsiniz demektir…
Bu yüzden her şeyi bir kenara bırakmalı, gözlerinizi kapamalı ve bütün “keşke”lerle yüzleşmelisiniz!.. Yaşamın sizden aldıklarını, sizin başkalarından çaldıklarınızı, her şeyden öte yaşadıklarınızı bir düşünün… En çok kaybettiğiniz değerler için ağlar ve en çok yitik zamanlarda bıraktığınız “keşke”leri yaşarsınız ömrünüzde.
“Keşke”ler, yani pişmanlıklarınız olmasaydı kendinizi daha mı iyi hissederdiniz? Hiç sanmıyorum. Geçmişte her ne yaptıysanız ve yaşadıysanız, onlar bugünkü sizi yarattı. Dümdüz bir yolda yürümenin ne anlamı var ki? Eğer gerçekten güzellikleri, manzarayı keşfetmek istiyorsanız, belki de daha önce kimsenin girmediği engebeli, zaman zaman sizi yoran, hırpalayan yollara gireceksiniz… Bedelleri yok mu, elbette var. Öte yanda ya cebinizde kalanlar, belki de başkalarının, düz yolda yürüyenlerin hiçbir zaman anlamayacakları büyük anılarınız, değerli hazineniz?.. O yüzden kendinizi de, başkalarını da her şeyiyle; hataları, günahları, güzellikleri ve sevaplarıyla sevmelisiniz.
Yenilginin takısıdır “keşke”… Kaçırılmış fırsatların, bastırılmış duyguların, harcanmış hayatların, boşa yaşanmış ya da hakkıyla yaşanamamış yılların, gecikmiş itirafların ağıtıdır.
Çarpılıp çıkılmış bir kapıda, yazılıp yollanmamış bir mektupta, göz yumulmuş bir haksızlıkta, vakit varken öpülmemiş bir elde, dilin ucuna gelip ertelenmiş bir sözdedir. Feri sönmüş bir çift gözde ya da yitip gitmiş bir güzelliğin ardından iç çekip, “yolunu gözlemeseydim”, “öyle demeseydim”, “terk edip gitmeseydim”, “en güzel yıllarımı vermeseydim” diye diye sızlanır gider.
“Keşke”nin panzehiri “iyi ki”dir. İlki ne kadar pısırıksa, ikinci o denli yiğittir.
“Keşke”, çoğunlukla bir “ahh” ile kopup gelir ciğerden… Esefler, hayıflanmalar, yerinmeler sürükler peşinden…
“İyi ki” ise, muzaffer bir “ohh” ile büyür; cüretiyle övünür.
Yaşamadıklarınızın, “keşke”lerinizin telafisi için elinizi çabuk tutun. Tutun ki, yolunuzu gözlerken terk ettiğinizle bir gün yeniden karşılaştığınızda siz susarken, feri sönen gözleriniz “keşke“ diye nemlenmesin… vesselam
Malum kişiye ithafen…
Sözlerimi bir şiirim le bitiriyorum
Keşkelerim var yanımda olsaydı dediğim..
Biriktin biriktin sığmadın içime,
Koca bir volkan oldun patlamaya hazır…
Ve bir dağ oldun büyüdün ulaşılması imkansız…
Coşkun,deli bir ırmak oldun,kabına sığmayıp taşmayı bekleyen…
Seni biriktiriyorum aklımın her karesinde,yüreğimin kıvrımlarında…
Ve biliyorum ki; ne kadar biriktirsemde seni bende,
O kadar uzak bir ihtimaldir benim oluşun…
Bana gelişin…!
Kalbimden kalbinize….